Temmuz’un başından beri Bangladeş’te öğrenci ve işçi gençlik isyanda. Gençlik, hükümetin yeniden uygulamak istediği kota sistemine karşı ayaklandı. Kota sistemine göre, kamu kurumlarında istihdamın %30’u Hindistan ve akabinde Pakistan’la yaşanan kanlı bölünme savaşında yer alan askerler veya onların akrabalarına, %10’u ülkenin azgelişmiş bölgelerinden gelen insanlara, %10’u kadınlara, %5’i etnik azınlıklara, %1’i engelli insanlara ayırılacak. Yani, sınava girerek kamu kurumlarında çalışmak isteyenler için ayrılan kota yalnızca %46. Bu durum, 171 milyonluk Bangladeş’te etnik ayrımcılık, aşırı yoksulluk ve işsizlikle boğuşan gençliği isyan noktasına getirdi. Tarım ve tekstilin öne çıktığı Bangladeş’de emekçi halk ve gençlik yoksulluk sarmalından çıkamıyor. On milyonlar ucuz, güvencesiz, ölümle burun buruna kuralsız bir sömürü cehenneminde yaşıyor.
Çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu gençlik, polisin mermisinin önünde korkmadan duruyor; ölümler, tutuklama, ev baskınları, gözaltı ve hatta işkence kitlesel isyanı durduramıyor, sokaklar evine dönmüyor. Son verilere göre, eylemler sırasında 200’ün üzerinde insan öldürüldü; yaklaşık 4500 kişi tutuklandı. Gençlik liderlerinin evlerine baskın yapılarak hareket bitirilmeye çalışılıyor.
Bu yasa aslında yeni değil. 2012 yılında Şeyh Hasina başbakanlığındaki hükümet tarafından onanmıştı. 2018 yılında Dhaka ve Shahbag Üniversitesi’nde başlayan protestolar hızlıca birçok üniversiteye yayılmıştı. Rajshahi Üniversitesi rektörünün kota sistemine karşı yapılan eylemi “hükümeti devirmeye yönelik sabotaj eylemi” olarak adlandırıp kampüse polis çağırmasıyla olaylar daha da şiddetlenmişti. 3 ay devam eden protestoların sonunda hükümet yasayı geri çekmişti.
Bu yılın Haziran ayında Bangladeş Yüksek Mahkemesi, 2018’te geri çekilen yasanın tekrar yürürlüğe koyulduğunu ilan etti. Ülkenin neredeyse tüm kentlerinde onlarca kamu ve özel üniversitelerden biraraya gelen gençler, yasanın geri çekilmesi için hareket başlatma kararı aldılar. Fakat Kurban bayramı ve yaz tatili olması sebebiyle eylemler ertelendi. Ayrımcılık Karşıtı Öğrenci Hareketi adı altında kota sisteminine karşı bir hareket örgütleyen öğrenciler kampüslerde ve kent merkezlerinde eyleme başladılar; boykotlar, eylemler, barikatlar bir anda ülkeyi sarsmaya başladı.
1 Temmuz’da kamu üniversitelerinde çalışan öğretmenler grev ilan ettiler ve öğrencilerin başlatmış olduğu eylemlere katıldılar. Binlerce öğretmenin greve çıkmasının ardından üniversiteler kapandı. Gençliğin isyanına, Bangladeş’teki en sömürücü sektörlerden olan tekstil sektöründe örgütlenen tekstil işçileri sendikası ve doktor sendikaları da destek veriyor.
7 Temmuz’da öğrenciler tüm ülke çapında Bangla Ablukası hareketi başlatarak tüm yolları trafiğe kapattılar. Hava limanlarının bile kullanılamaz hale gelmesinden dolayı ülkede hayat durdu. İlerleyen günlerde polis; biber gazı, gözyaşartıcı kimyasal ve mermilerle gençlere saldırdı. Başbakan Hasina’nın öfke dolu çıkışlarının ardından çatışmalar şiddetlendi. Fakat üniversiteli öğrencilere saldıranlar sadece polisler değildi. Faili-meçhul cinayetler, tecavüz olayları ile tanınan Bangladeş Chattra Birliği sokaklarda terör estirmeye başladı. Chattra Birliği Awami Birliği’nin gençlik kolu. Bu birliğin kurucusu, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nın lideri olarak bilinen, ülkenin kurucusu sayılan, şu anki başbakan Hasina’nın babası Şeyh Muciburrahman. Chattra Birliği’nin protestoculara saldırması ve ilk ölümlerin yaşanmasının ardından, Rajhsahi Üniversitesi’nde öğrenciler üniversiteyi işgal etti ve Chattra Birliği’nin kullandığı odaları boşaltarak birlik üyelerini üniversiteden dışarı attı. Aynı günlerde Dhaka ve diğer üniversitelerde de Chattra Birliği üyeleri protestocular tarafından üniversiteden kovuldu.
Hasina hükümeti sokağa çıkma yasağı ilan etti ve protestolara dair haberlerin yayılmaması için ülkede interneti kesti. Son bir haftadır Bangladeş devleti interneti keserek eylemcilerin haberleşmesini, polis vahşeti ve sokak ortasında infaz görüntülerinin yayılmasını engellemeye çalışıyor.
Çatra Birliği ve polisle yaşanan çatışmaların ardından Ayrımcılık Karşıtı Öğrenci Hareketi 9 maddelik bildiri yayınlayarak hükümetten taleplerini sıraladı:
- Başbakan Şeyh Hasina protestolar sırasında öldürülen öğrenciler için kamuoyu önünde özür dilemeli ve sorumluluk üstlenilmelidir.
- İçişleri Bakanı Asaduzzaman Han ve Karayolu Taşımacılığı Bakanı Obaidul Quader, kolluk kuvvetleri ve Chattra Birliği’nin protestoculara karşı şiddet uygulamasında rol oynadıkları için kabinedeki görevlerinden ve partideki rollerinden istifa etmelidir.
- Öğrenci kayıplarının yaşandığı bölgelerdeki polis genel müfettiş yardımcıları, polis komiserleri ve polis müfettişleri görevlerinden alınmalıdır.
- Dakka Üniversitesi, Jahangirnagar Üniversitesi ve Rajshahi Üniversitesi rektör ve rektör yardımcıları, öğrencilere yönelik şiddete yetersiz tepki vermeleri nedeniyle istifa etmelidir.
- Chattra ve Jubo Birliği üyeleri de dahil olmak üzere karşı-saldırılara karışan polisler ve kişiler tutuklanmalı ve yasalara uygun şekilde yargılanmalıdır.
- Protestolar sırasında ölen ya da yaralanan öğrencilerin ailelerine maddi tazminat sağlanmalıdır.
- Bangladeş’teki tüm eğitim kurumlarında öğrencilerin hükümetin siyasetine alet edilmesi yasaklanmalıdır.
- Tüm eğitim kurumları ve öğrenci yurtları derhal yeniden açılmalıdır.
- Silahlı kuvvetler ve diğer güvenlik personeli de dahil olmak üzere kolluk kuvvetleri, barışçıl bir ortamın sağlanması için tüm eğitim kurumlarından çekilmelidir.
Hasina hükümeti protestocu gençleri sağcı Ulusal Parti ve İslami Cemaat’la ilişkili olmakla suçluyor. Kendisini ulus-devletin muhafızı, laikliğin teminatçısı olarak adlandıran Hasina, protestoların asıl olarak bu temel değerlere saldırı niteliğinde olduğunu söylüyor.
Genç işsizliğinin %20 olduğu, 15 ila 24 yaş arası gençlerin %40’ının iş veya eğitime erişiminin olmadığı Bangladeş’te yaklaşık 400.000 üniversite mezunu her yıl 3.000 kamu hizmeti işi için yarışıyor. Kamu kurumlarına kendi ailesine yakın kişileri doldurarak rant dağıtan Hasina ise hareketi kanla bastırmakla meşgul. Stalinist partiler ile İşçi Partisi gibi sistem partilerini yanına alarak gençlik radikalizmini hep bir ağızdan kriminalize ediyorlar. İslami Cemaat ve Ulusal Parti, ilk başlarda bu yasaya ses çıkarmamış, gençliğin öfkesi tüm ülkeyi sardığında sözlü açıklamalarla desteğini açıklamıştı. Ancak gençlik radikalizminin etkisi ile desteğini son derece sınırlı ve dikkatli sunmaktadır.
Hükümet koalisyon ortağı olan stalinist Bangladeş İşçi Partisi de, ilk başta bu yasaya karşı ses çıkarmamış; öğrencilere karşı polis şiddeti artınca bu şiddeti kınayan açıklamalar yapmak zorunda kalmıştı.
“Sol Demokratik İttifakı” adı altında örgütlenen Bangladeş Komünist Partisi, Bangladeş Sosyalist Partisi ve Devrimci Komünist Birliği de, hükümeti kınarken öğrencilere radikal eylemlerden ziyade siyasi baskı yapmanın daha doğru olduğu vaazlarını veriyordu.
Kısacası, gençlik kendi göbeğini kendisi kesiyor!
Ülke çapında şiddetlenen eylemleri bastırmayı uman Hasina hükümeti Pazartesi günü yayınladığı bir genelgeyle kota sistemini değiştirerek artık kamu sektörü işe alımlarının yüzde 93’ünün liyakate dayalı olacağını duyurdu. Gaziler ve akrabaları için kontenjan yüzde 5’e, diğer belirlenmiş gruplar için ise yüzde 2’ye düşürülecek.
Şimdilik sözler verilse de gençliğin enerjisi sönmüş değil. Tüm tutsakların serbest bırakılması için sokaktan çekilmiyorlar. Zafer ilan etmek konusunda temkinli olan gençlik hareketi, iktidarın sözüne güvenmiyor ve liderlerinin derhal serbest bırakılması için eylemlerini sürdürüyor.
Bangladeş’te, birçok Doğu Asya ülkesinde olduğu gibi, emekçi halkın bu derece sömürülmesi aşırı baskıcı hükümetler sayesinde mümkün olabiliyor. Etnik ve mezhepsel nefret ve bölünme üzerinden ideolojik temel sağlayan bölge egemenlerinin emekçilere sunabilecekleri hiçbir şey yok. Bangladeş Başbakanı, 2009’dan bu yana hileli seçimlerde dört kez yeniden seçilen Avami Birliği’nden Şeyh Hasina da şu an bu görevi yerine getiriyor. 19 Temmuz’da sokağa çıkma yasağı ilan eden ve “Gördüğünüz yerde vurun” emriyle orduyu görevlendirip interneti kapatan Hasina hükümetinin elinde yüzlerce eylemcinin kanı var.
Bangladeş gibi geri bırakılmış, ucuz iş cehennemine döndürülmüş bir ülkede çıkar gruplarından, sömürücü kapitalist emperyalist sistemden herhangi bir ilerici rol beklenemez.
Emekçilerin ve gençliğin tüm egemen güçlerden bağımsız davranarak sınıf mücadelesinin radikalizmini yükseltmesi yalnız Bangladeş’i değil Pakistan ve Hindistan’ı da sarsacak, alt kıtanın kaderi ancak bu şekilde değişecektir.
Bangladeş gençliğine selam olsun!