Geçtiğimiz günlerde, Boğaziçi Üniversitesi MFT üyeleri olarak dayanışmaya gittiğimiz, Bimeks İşçileri’nin Boğaziçi Üniversitesi’nde yapacağı basın açıklamasına polis baskısı gerçekleşmiş, oturma eylemlerine saldırılmıştı. Saldırı sonrasında gözaltına alınan işçiler bir gece gözaltında tutulmuştu. Bimeks işçileri mücadeleden elbette vazgeçmiyorlar.
1500 Bimeks İşçisi gasp edilen tazminatları ve maaşlarını almak için 22 haziran’dan beri direnişte. Buna rağmen ne Akgiray grubu seslerini dinliyor, ne hukuki kurumlar, ne de hükümet.
Akgiray grubuna bakıyoruz peki, durumları ne? Akademisyen olarak hayatlarına devam ediyorlar. Nasılsa devlet, hukuk onlardan yana. Okul yönetimi ise Vedat Akgiray’ın işçilere yaptığı hırsızlığı görmezden geliyor, tıpkı okulumuzdaki sosyal tesis işçilerine yapıldığı gibi .
Ülkemizde milyonlarca insan asgari ücrete veya işsizlik maaşı tabi tutulurken, Ali Ağaoğlu gibi milyarderlerin vergi borçları siliniyor olmasına paralel bir durum yaşıyoruz. Yoksul emekçiler değil, sermaye sahipleri destekleniyor.
Vedat Akgiray’ın Bimeks işçilerine yaklaşımı ile hem onun, hem de rektörlüğün öğrencisine yaklaşımı arasında temel bir fark yok. Bunun en iyi örneği Vedat Akgiray’ın darbe gelmeden önceki en son rektörlük seçimlerinde vaatleri ve tavrıydı. Vedat Akgiray %86 ile oy almış rektör adayını hiçe saymıştı. “Boğaziçi’nin özelleştirilmesi şart. ” dedi, okulun piyasa mantığı ile yönetilmesinden tavır aldı.
Vedat Akgiray ve onu temsil eden hükümet ve patronlar pandemiyle birlikte daha da derinleşen ekonomik krizin bedelini emekçilerin sırtına atıp sıyrılacaklarını sanıyorlar. Ama işçiler Türkiye’nin 4 bir yanından mücadelelerini yükseltiyorlar. Bimeks işçileri burada, Cargill işçileri aylardır direniyorlar. Daha yeni Ermenek maden işçileri Ankara’ya yürüş kararı aldı. İstanbul Sultangazi’de yoğunlukla tekstil sektörü içinde işçiler hiç olmayacak denilen bir yerde İşçilerin güç Birliği derneğini kurdu ve şimdiden bir çekim noktası olmaya başladı. İstesek daha fazla sayabileceğimiz bu işçi hareketlerinin hepsi büyüyor ve birbirleri ile dayanışma içine girme potansiyelini taşıyor. Bundan korkuyorlar. Korkularından biri ise işçi ve öğrencilerin ortak mücadelesi. Örneğin Boğaziçi Üniversitesinde yemekhane zammı çalışan emekçilere ve öğrencilere aynı anda gelmez. Çıkarlarımızın ortak olduğu için birlikte hareket edeceğimizden korkarlar.
Öğrenci gençlik olarak bizim çıkarlarımız işçilerin çıkarlarından farklı değil. Okuldaki sorunlarımızla ilgilenmek, kendi geleceğimiz için mücadele etmek kadar işçilerin sorunlarıyla ilgilenmek ve onları desteklemek biz öğrencilerin mücadele anlayışıdır. Elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Evet hiçbirimiz kolay bir dönemden geçmiyoruz, ne işçiler ne öğrenciler olarak. Ama durumun doğası gereği eğer harekete geçmez isek, sokakta işçilerin yanında olmaz isek hiçbir şey değişmiyor ne yazık ki. Marksist Fikir Toplulukları olarak Bimeks işçilerinin, bütün işçi direnişlerinin, öğrencinin yanında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi tekrar söylüyoruz. Bimeks işçilerinin direnişlerinin başarıya ulaşması içinde bundan sonra her türlü desteği vermeye hazırız. Yolumuz işçi sınıfının yoludur!
Yaşasın öğrenci-işçi dayanışması!