Uzaktan Eğitim Fiyaskosu – İnci Gürkan (MFT – Aydın)

0

 Yeni koronavirüs (Covid-19) salgınıyla beraber okullardaki örgün eğitim yerini uzaktan eğitime bıraktı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) uzaktan eğitimin; ilkokul, ortaokul, lise öğrencileri için 30 Nisan’a kadar devam edeceğini duyurdu. Yüksek Öğretim Kurumları (YÖK) ise üniversitelerin bahar dönemi örgün eğitim sürecinin tamamen bittiğini, bahar dönemi eğitimlerinin online devam edeceğini duyurdu, uygulama derslerinin ve online verilemeyecek derslerin yaza ertelendiğini de ekledi.

Salgının ekonomik etkileri, işçiler-emekçiler ile birlikte öğrenciler için de büyük tehdit oluşturmaktadır. Salgın sebebiyle öğrencilerin temel ihtiyaçları dahil birçok ihtiyaçlarının masraflarını karşılaması olanaksız hale gelmiştir. Online eğitim sürecinde sürdürülmek istenen dersler için gerekli teknik donanıma ve internet erişimine sahip olmayan binlerce öğrenci eğitim hakkından yoksun bırakılmış durumda.

Yapılan açıklamalarda cevaplanmayan en büyük sorunlar maddi durumu yetersiz olan, internet-bilgisayar gibi araçlara sahip olmayan öğrencilerin ne yapacağı oldu. Birçok üniversitede öğrencilerin bilgisayarımız yok diyerek idari birimlere talepte bulunması ise karşılık bulmadı. Hatta mesele gerekli ekipmanı olmayanlar bu dönemi boş geçsin gibi bir noktaya getirildi. Yani üniversite yönetimleri öğrencilere başınızın çaresine bakın, gerekirse okulunuzu uzatın demektedir.

Okullara ara verilmesinin ardından çoğu öğrenci ailelerinin yanına döndü. Öğrenci evlerinin, özel-kamu yurtlarının  çoğu boş durumda. Fakat öğrenciler hala faturalarını, kiralarını ödemek zorunda. Özel yurtlar yıllık senet imzalatıp kendilerini garantiye aldığı için ödemelere devam edilmesini istiyor. Emekçi ailelerin çocukları bu ortamda bir çıkmazın içerisinde bırakılıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitim sürecinde siyasal İslamcı bir eğitim modeli yaratma projesini sürdürmeye devam ediyor. EBATv üzerinden verilmeye başlayan dersler bunun en büyük örneği. Daha uzaktan eğitimin ilk gününde  Eğitim Bilişim Ağı (EBA) aracılığı ile TRT ekranlarında yayınlanan “Kilometre Taşları-Adnan Menderes” dersinde Menderes’in idamı işlenirken, hazırlanan animasyonda idam sahnesi detaylarıyla öğrencilere aktarılmaya çalışıldı. Sadece bununla da kalmayıp 4. Sınıf öğrencilerine de kafa kesme animasyonu seyrettirdiler. Virüs tehditi altında bile iktidarın tek düşündüğü siyasi propaganda ve gençlerin, çocukların zihinlerine İslamcı-milliyetçi fikirleri zerk etmek. Gelen şikayetlere ise Bakan Ziya Selçuk durumu gözden kaçırdığını ifade eden açıklamalarda bulundu. Tepkilerin üstesinden gelemeyince suçu güvendiği ve bu nedenle control etme ihtiyacı hissetmediği görevlilerin üzerine yıkmanın dışında bir şey yapmadı.

Uzaktan eğitim sonrasında baktılar yüzbinlerce öğrenci mağdur oluyor, taleplerde bulunuyor “dönem dondurma” zırvalığını ortaya attılar. Mağdur olan yüzbinlerce öğrencinin koşullarını iyileştirmek ve maddi destek sağlamak yerine gerekirse dondur diyebilecek kadar alçaldılar. Bilgisayarı, interneti olmayanlar okulu uzatsın dediler. Hadi diyelim okul uzadı, o zaman ne olacak? Bursları kesilen öğrencilere yardım edecekler mi, barınma sorunu olan öğrencilerin sıkıntıları giderilecek mi? Hayır. Mezun olduktan sonra bile geleceksizlik, diplomalı işsizlik karşılayacak gençliği. Mezun olmanın sonrasında da gençleri maddi manevi sıkıntılar bekleyecek. Yani o da çözüm değil.

Evde kalmanın sınıfsal bir mesele olduğu bu günlerde işçi ve emekçilerin, gençliğin yükünü hafifletmek yerine AKP iktidarı yoksulun cebindeki son kuruşa kadar göz koymuş durumda. Kendilerinden başka kimseyi önemsemeyen iktidar kriz yönetiminde sınıfta kalmıştır. Para babalarına yıllarca rant alanı açan, işçi sınıfının sırtına yük üstüne yük koyan iktidar halktan al patronlara ver politikası güderek insanları enayi yerine koymaya çalışıyor. Dertleri salgın boyunca üretim devam etsin paramızdan olmayalım. Düzen işçi sınıfının aleyhinde işlemeye devam ediyor. Düzenin krize girdiği bu dönemde gençliğin ve emekçilerin talepleri aynı noktada buluşuyor.

Bu kadar kötü, karanlık günlerin  içinde bizi umut ışığı olanlar da var. Umut ışığımız, evlerinin balkonlarında “ÇAV BELLA” marşları söyleyenlerdir. Lübnan’da sokağa çıkma yasağı adı altında açlığa terk edilen halk sonunda “Açlıktan ölmektense koronavirüsten ölmeyi tercih ederiz” diyerek patladı. Umut ışığımız, Lübnan Trablus’taki halkın sokağa taşan öfkesidir. Dünya halklarının yaşamak istiyoruz çığlıklarıyla yükselen direniş ezgileridir.

Bu kadar eşitsizlik içerisinde tek kurtuluşumuz  düzenin yıkıntılarından sıyrılıp, onu ortadan kaldırarak eşit, özgür bir dünyayı kendi ellerimizle yaratmamızdadır. Yaşamak istiyorsak hayatımızı yok sayan bu düzeni değiştirmeliyiz. Gençliğin kurtuluşu da buradadır.

No comments